Dijital Maskelerin Gölgesinde Gençlik: "Mükemmel Hayat" Yarışı Ruh Sağlığını Tehdit Ediyor
Sosyal medya platformları, gençler için bir iletişim kanalı olmanın ötesine geçerek; sürekli onaylanma ihtiyacının ve "kusursuzluk" illüzyonunun merkezi haline geldi. Uzmanlar, ekranlardaki parıltılı hayatlar ile gerçeklik arasındaki uçurumun gençlerde ciddi ruhsal yaralar açtığı konusunda uyarıyor.
İdeal Benlik vs. Gerçek Benlik
İstanbul Rumeli Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer Faruk Şimşek, dijital dünyadaki kimlik inşasının risklerine dikkat çekiyor:
-
Filtrelenmiş Gerçeklik: Sosyal medyada sunulan hayatlar, çoğu zaman kişinin gerçekliği değil, yansıtmak istediği "ideal versiyonu".
-
İçsel Çatışma: Gerçek hayatın doğal iniş çıkışları, dijitaldeki "her an mutlu" imajıyla çeliştiğinde birey yetersizlik hissetmeye başlıyor.
-
Onay Bağımlılığı: Beğeni ve yorum odaklı bir yaşam, özgüveni dışsal faktörlere bağımlı hale getiriyor.
Sosyal Medyanın Psikolojik Karnesi
Sürekli kıyaslama kültürü, gençlerde şu sorunları tetikliyor:
-
Özgüven Kaybı: Başkalarının başarılarını sürekli izlemek, "ben neden böyle değilim?" sorusunu kronikleştiriyor.
-
Sosyal İzolasyon: Dijitalde binlerce arkadaşı olan gençler, gerçek dünyada derin yalnızlık hissedebiliyor.
-
Duygu Durum Dalgalanmaları: Kaygı artışı, motivasyon kaybı ve depresif eğilimler baş gösteriyor.
Ruh Sağlığını Korumak İçin 3 Kritik Adım
-
Farkındalık Geliştirin: Ekranda gördüğünüz görüntülerin çoğunun filtrelenmiş ve kurgulanmış bir "gerçeklik kesiti" olduğunu kendinize hatırlatın.
-
Dijital Detoks ve Sınırlar: Sosyal medyada geçirilen süreyi kısıtlayarak, gerçek sosyal etkileşimlere ve hobilere zaman ayırın.
-
Profesyonel Destek: Sosyal medya kullanımı hayat kalitenizi düşürüyor ve içsel çatışmalarınızı artırıyorsa, bir uzmandan destek almaktan çekinmeyin.
Prof. Dr. Şimşek: "Gençlerin, dijital kimlikleri ile gerçek kimlikleri arasındaki farkı fark etmesi, ruhsal dengeyi korumanın en etkili yoludur."
|
